Sen de İzle!

14 Ekim 2011 Cuma

Fantastik Orta Dünya (fantastic middle earth) Fantastik Edebiyat Bilim Kurgu: Bilim Kurgu Yaratıkları Resimleri, Sci Fi Creature...

Fantastik Orta Dünya (fantastic middle earth) Fantastik Edebiyat Bilim Kurgu: Bilim Kurgu Yaratıkları Resimleri, Sci Fi Creature...: alien predator, sci fi pictures, bilim kurgu yaratıkları resimleri, bilim kurgu canavarları resimleri alien predator, sci fi pictures al...

Fantezi Dünyası - Fantastik Resimler - Fantastic Pictures * Orta Dünya,Bilimkurgu,Mitoloji ** Science Fiction - Middle-earth

Fantastik Orta Dünya (fantastic middle earth) Fantastik Edebiyat Bilim Kurgu: Fantastic Nude Woman - Fantasy Nude Woman - Fantas...

Fantastik Orta Dünya (fantastic middle earth) Fantastik Edebiyat Bilim Kurgu: Fantastic Nude Woman - Fantasy Nude Woman - Fantas...: Fantastic Nude Woman - Fantasy Nude Woman - Fantastic woman Sexy, Sexi Fantastik Kadın Resimleri fantastic nude woman Fantastik çıplak...

Fantezi Dünyası - Fantastik Resimler - Fantastic Pictures * Orta Dünya,Bilimkurgu,Mitoloji ** Science Fiction - Middle-earth

Fantastik Orta Dünya (fantastic middle earth) Fantastik Edebiyat Bilim Kurgu: Orta Dünya'nın Büyücüleri

Fantastik Orta Dünya (fantastic middle earth) Fantastik Edebiyat Bilim Kurgu: Orta Dünya'nın Büyücüleri: Ortadünya’da gezen hiç bir varlık Gandalf kadar elflerin sevgisine nail olmadı. Ama hiçbir varlıkta onun kadar merak edilmedi. Gri cübb...

Fantezi Dünyası - Fantastik Resimler - Fantastic Pictures * Orta Dünya,Bilimkurgu,Mitoloji ** Science Fiction - Middle-earth

3D Aşk Perisi Kızı, 3d Love Fairy Girl

3D Aşk Perisi Kızı, 3d Love Fairy Girl
Fantezi Dünyası - Fantastik Resimler - Fantastic Pictures * Orta Dünya,Bilimkurgu,Mitoloji ** Science Fiction - Middle-earth

Yaratıklarla Savaşan Çift Duvar Kağıdı, Double Wallpaper Creatures Fighting

yaratıklarla savaşan çift duvar kağıdı, double wall paper creatures fighting
Fantezi Dünyası - Fantastik Resimler - Fantastic Pictures * Orta Dünya,Bilimkurgu,Mitoloji ** Science Fiction - Middle-earth

Hayalgücünde birbirinden farklı karakterler



Hayalgücünde birbirinden farklı karakterler



Masalsı Resimler

Baykuş Kadın ve Gökkuşağı Adam Aşk, Rainbow Man, Owl Woman and Love

Baykuş Kadın , Gökkuşağı Adam ,Aşk, Rainbow Man, Owl Woman , Love
Fantezi Dünyası - Fantastik Resimler - Fantastic Pictures * Orta Dünya,Bilimkurgu,Mitoloji ** Science Fiction - Middle-earth

Vahşi kurt ve fantastik samuray kız fotoğrafı

 Vahşi kurtla samuray kız muhteşem bir ikili olmuş tüm kütülüklere karşı birlikte savaşıyorlar
Fantezi Dünyası - Fantastik Resimler - Fantastic Pictures * Orta Dünya,Bilimkurgu,Mitoloji ** Science Fiction - Middle-earth

Word of Warcraft Wallpaper Word of Warcraft Masaüstü Resmi

Word of Warcraft dünyaca ünlü strateji oyununun masaüstü duvar kağıdı resmi


Word of Warcraft dünyaca ünlü strateji oyununun masaüstü duvar kağıdı resmi
Fantezi Dünyası - Fantastik Resimler - Fantastic Pictures * Orta Dünya,Bilimkurgu,Mitoloji ** Science Fiction - Middle-earth

Spiders (Örümcekler)

Spiders (Örümcekler) Orta Dünya’da yaşayan pek çok kötü yaratık vardır. Bunların büyük bir çoğunluğu Vala Melkor tarafından yaratılmış olsa da en kötüleri onun eseri değillerdi. Bu güçlü ve kötülük dolu yaratıklardan biri de örümceklerdir. Örümceklerin en büyüğü ve kuşkusuz en kötüsü ise Ungoliant’dı. Ungoliant dişi örümcek şeklini almış bir Maia idi ve Ağaçların Çağları’ndan önce Arda’ya gelmişti.
age is sized 764x674.

Ungoliant, Ağaçların Çağlar’ı boyunca Avathar’da, Pelori Mountains (Pelori Dağları) ve donumuş denizde yaşadı. Tek başına yaşıyordu ve söylendiğine göre örmüş olduğu ağlar güçlü Manwe’nin bile gözünden kaçıyordu.

Bu kadar güçlü ve kötü yaratığın Orta Dünya’ya zarar vermesi kaçınılmazdı. Ungoliant, Melkor tarafından yaşadığı topraklarda bulundu ve onunla birlikte Valinor’a giderek Trees Of The Valar’ın (Valar’ın Ağaçları) özünü emerek onları yok etti. Fakat Ungoliant doyumsuzdu ve güçlüydü.

Melkor’un elindeki Silmarilleri gördü ve onları da almak istedi. Melkor Ungoliant ile tek başına mücadele edemezdi. Son anda Melkor’un yardımına onun çığlığını duyan Balrog’lar yetişti. Kara kamçıları ile Ungoliant’ı kamçılamaya başladılar. Ungoliant en az kendisi kadar güçlü bu yaratıklarla mücadele edemedi ve kaçtı.

Wolfriders (Kurt Binicileri)

Wolfriders (Kurt Binicileri) Dağlarda yaşayan Orklar köylere yada yakın yerleşim yerlerine saldıracakları zaman bazı birlikler kurtların üzerinde saldırırdı.Bu birlikler genellikle öncüler,Orc'ların başkanı (ki başkanı genellikle kurtların başkanı taşırdı)ve de başkanın muhafızları olurdu. Bu Orklar kendilerine Warg adını verirlerdi. Elfler ve İnsanlar arasında ise onlara Wolfriders (Kurt Binicileri) denirdi.



Wolfriderlar çok tehlikeli olurdu.Çünkü hem hızlı hemde çok güçlüydüler. "Red Book of Westmarch" da anlatılan Battle Of The Five Armies de (Beş Ordular Savaşı)Rhovanion Orkları savaşa bu şekilde gelmişlerdi. Ayrıca Yıldızların Çağların'da Beleriand'lı Sindarin Elfleri wolfriders ile pek çok savaşa girmişlerdir.
Fantezi Dünyası - Fantastik Resimler - Fantastic Pictures * Orta Dünya,Bilimkurgu,Mitoloji ** Science Fiction - Middle-earth

Elf - Elfler - Elf (Orta Dünya) Hakkında

Elf, aslen İskandinavya ve İngiltere mitolojisinde yer aldığı varsayılan peri halkına verilen ad. Elfler genellikle insanlara benzerler fakat insanlardan biraz daha kısa ve narindirler. Bu narinliğe rağmen hızlı ve güçlüdürler. Melodik bir ses tonuna sahiptirler. Elfler genelde 1200 yıldan fazla yaşarlar. Bu yaşamın sonucunda ya yaşamdaki kötülüklerden sıkıldıkları için ölümü tercih ederler ya da bilinmeyen bir diyara göç ederler. Bu nedenleElflerin ölümsüz oldukları söylenir. Elfler insanlara oranla daha güzeldirler. Dağlarda veya denizlerde dolaşmaktan pek hoşlanmazlar. Bunun yerine gökyüzünü görerek yaşamak, bir şeyler yetiştirmek, ormanlarında huzurlu bir hayat sürmek elflerin istediği yaşam tarzıdır. Elfler diğer ırklarla ilişki kurmayı pek tercih etmezler. Diğer ırklardan pek arkadaşları olmaz ama diğer ırklardan olan dostlarını kolay kolay unutmazlar. Elfler büyü konusunda hünerli, savaşçılık konusunda çeviklikleri dolayısıyla etkileyicidirler. Genellikle ok tercih eden Elf savaşçıları çeviklikleri nedeniyle bu konuda çok iyidirler.



Elf (Orta Dünya)


Elfler, yazar J.R.R. Tolkien tarafından modern edebiyata kazandırılmış ve fantastik kurgunun en popüler öğelerinden biri haline gelmişlerdir.

Özellikleri arasında; katledilmedikçe veya kederden solmadıkça ölmezler, hiçbir hastalığa yakalanmaz ve uzun yolculuklarda "lembas" adını verdikleri yolazığını kullanırlar. Ateş yakmaz ve ağaç kesmezler, yani insanların tam aksi yöndedirler.

Yaşayış tarzları olarak da, genelde doğa ile iç içe ve gelişimini doğa ile bir bütün olarak sağlayan bir halktır. Büyücülükle uğraşanları da vardır (Galadriel, Feanor gibi). Asil ve alçak gönüllülerdir, asla sözlerinden dönmezler.

Orta Dünya'da "mükemmel güzellik" gibi bir sembol oluşturabildikleri gibi, sıradan ırk olarak da değerlendirilebilirler (Unutulmuş Diyarlar'da olduğu gibi).

J.R.R. Tolkien'in, hayalî evrenine[1] dair yazmış olduğu notlardan derlenerek -oğlu Christopher Tolkien tarafından- hazırlanan "Silmarillion" isimli kitapta elflerin yaratılışları ve Arda'nın birinci çağında kötü Melkor'a karşı yapmış oldukları savaşlar anlatılır. Bu savaşlarda birçok elf, Angband'ın köleleri tarafından katledilir. Bunlar arasında ölene kadar "Yüce Noldor Kralı" olarak kalan, Beleriand'daki sürgünlerin efendisi Fingolfin de vardır. Fingolfin karanlık kuzey krallığın[2] hemen güneyinde ülkesi Hithlum'da yaşıyordu.

Eärendil'in Valinor'a yapacağı yolculuğa kadar elfler Morgoth'a karşı tam bir zafer kazanamadılar. Valar Eärendil'in isteğini kabul ederek düşmanı zaman dışı boşluğa yolladı ve Melkor ebediyen oraya hapsoldu, boşlukta gezinip durdu. Eärendil ise bir daha geriye dönmedi ve elflerin yol gösterici yıldızı olarak (bugünkü insanların çoğunun Venüs, Türklerin Zühre dediği ve Anadolu'da hem Sabah Yıldızı, hem Çoban yıldızı hem de Akşam yıldızı olarak bilinen) Dünya'ya en yakın gezegene dönüştü. Daha sonra "Númenórean" diye bilinen geçmiş insanların en bilge kavmi olarak kabul edilen Batılı insanların Büyük Deniz'in ortasındaki kıtaları Númenor'a giderlerken rehberleri Eärendil olmuştur. Gökte onun ışığını takip ederek kendilerine "Valar" tarafından armağan edilen kıtaya vardılar. Kıta helak edilip Orta Dünya'ya geri dönene kadar orada İkinci Çağ boyunca yaşadılar.

Tolkien'in hayalî evrenindeki dünya olarak bilinen Arda, Üçüncü Çağ'ın sonuna kadar elfleri barındırdı. Daha sonra elfler, yıldızları Eärendil'in ışığını takip ederek Valinor'a göç ettiler. Daha sonra Valinor, Arda'dan ayrıldı ve İnsanlardan gizlendi. Dördüncü Çağ'la birlikte insanların egemenliği başladı.



1. ^ J. R. R. Tolkien,yazdığı eserlerin büyük kısmında konu ettiği Orta Dünya kozmolojisi de denilen bir evren kurgulamıştır.Bu evrenin bir yaratıcısı, şeytanı ve halkları vardır.
2. ^ Angband
Fantezi Dünyası - Fantastik Resimler - Fantastic Pictures * Orta Dünya,Bilimkurgu,Mitoloji ** Science Fiction - Middle-earth

Tolkien / Yaradılış Efsanesi / Güneşin İlk Çağı

Tolkien'e göre yaradılış efsanesi..
Bölüm VI

Güneşin İlk Çağı

Tüm Tolkien hikayeleri açısından Güneşin Çağları asıl odak noktasını oluşturmakla birlikte, gökyüzünde güneş Otuzuncu Valarian Çağına yani Arda'nın yaradılışından 30.000 ölümlü yılı sonrasına kadar yükselmemektedir. Fakat Güneş Çağları boyunca geçen Güneş yılları süresi de oldukça uzundur. Yüzükler Savaşı ile Üçüncü Çağın sonuna dek, toplam 7.063 ölümlü yılı geçmiştir.
Valinor Yıllıklarındaki ilk kronolojilerde Tolkien, Arda'nın yaradılışından 29.980 ölümlü yılı sonra Melkor ve Büyük Örümcek Ungoliant'ın Valinor'da Ağaçların Çağlarına son vererek ağaçların ışıklarını sonsuza dek yokettiklerini anlatır. Fakat iki Valar, Yavanna ve Nienna, ağaçların kalıntılarından Parlak Isil adını taşıyan gümüş renkli bir çiçek ile Ateş-Altını Anor adını taşıyan altın renkli bir meyva kurtarmayı başarırlar. Bunlar Demirci Aulë tarafından yapılan taşıyıcılara yerleştirilir ve yaradılışın 30.000. yılında bu parlak taşıyıcılar göğe yerleştirilir. Bunlar Ay ve Güneştir ve sonsuza dek Arda topraklarını aydınlatacaklardır.
Yıldızlara Yeniden Işık Verilmesinin Elflerin Uyanışını simgelemesi gibi, Güneşin Doğuşu da İnsanların Uyanışını simgeler.İlk gün ışığı İnsanların gözüne değdiğinde yeni bir çağa uyandılar. Iluvatar, Zamanın başlangıcında ölümsüz elf soyunu yaratarak Cuiviénen Gölüne sakladığı gibi, ölümlü İnsan soyunu da yaratmış ve Orta Dünyanın doğusunda Rüzgar Dağlarının ardında bulunan ve Hildórien yani izleyicilerin ülkesine gizlemişti.






Tolkien'in hayalî evreni > Angband

Tolkien'in hayalî evreni > Angband Angband, Tolkien'in hayalî evreni Eä'daki mekanlardan biridir.

Şeytani Vala Melkor'un ilk ve asıl yeraltı krallığı Utumno'dur; fakat Valar Lambalarının yokedilmesini izleyen karanlık çağlarda Melkor, Beleriand'ın kuzeyinde Angband (Demir Zindan) adı verilen büyük bir cephanelik ve yeraltı kalesi daha inşa etmiştir. Yıldızların İlk Çağı'nın sonunda Utumno yokedilmiş ve Melkor zincire vurulmuş fakat Güçler Savaşı sırasında esas surları yokedilmekle birlikte Angband'ın kuyuları ve zindanları zarar görmemiştir. Melkor'un esir olduğu dört yıldızışığı çağı boyunca Sauron'un önderlik ettiği hizmetkarları ve emrindeki kötü ruhlar Angband'ın derinliklerinde saklanmışlardır. Melkor yeniden güçlenerek Valar

Tolkien'e göre Yaradılış Efsanesi / Orta Dünya

Tolkien'e göre yaradılış efsanesi..
Bölüm I

Ainulindalë'ye göre, her şey sadece karanlık ve büyük bir boşluktan ibaretken, bu uçsuz bucaksız boşluğun içinde yaşayan ve Tek Varlık Eru veya Elflerce daha sonra verilen adıyla Ilúvatar olarak bilinen tanrısal bir Varlık varmış. Ilúvatar'ın ilk ve basit düşünceleri, Ainur yani Kutsal Varlıklar olarak anılan tanrılar soyu haline gelmiş. Ilúvatar yarattığı tanrılara kendi ruhu yani Sönmez Ateşi’nden sonsuz hayat vermiş.
Bu tanrılar soyu için Ilúvatar boşlukta, Sonsuz Odalar olarak bilinen sarayı inşa etmiş. Ainur, burada şarkı söylemeyi öğrenerek, kutsal bir koro haline gelmişler. Bu tanrısal ruhların müziğinden ise, boşlukta dönüp duran küresel bir dünyadan ibaret olan kutsal bir görüntü ortaya çıkmış.
Arda, şarkılarla yaratılmış ve yaratılışında, kavga ve uyumsuzluk şarkıları söyleyen şeytani ruh Melkor dahil, tüm tanrısal varlıklar rol oynamış. Fakat Ainur'un müziği yalnızca bir Görüntü yaratmış; Eä, yani Bilinen Dünya, Ilúvatar yani Sönmez Ateşin gücünün sözü ve emri ile yaratılmış. Böylece ilk görüntü madde ve gerçeklik kazanmış. Sonra, bu dünyanın yaradılışında daha önemli roller oynamış olan ve şekillendirilmesinde rol almaya devam etmek isteyen Ainur, bu dünyaya inmişler.






Tolkien'e göre yaradılış efsanesi..
Bölüm II

Tolkien / Yaradılış Efsanesi / Güneşin İkinci Çağı

Tolkien / Yaradılış Efsanesi / Güneşin İkinci Çağı Tolkien'e göre yaradılış efsanesi..
Bölüm VII

Güneşin İkinci Çağı

İkinci Çağ, Númenóreanların Çağı idi. Akallabêth ya da Númenor'un Çöküşünde anlatıldığı gibi, bunlar İlk Çağda Edain soyundan gelen İnsanlardı ve Valar bunlara Orta Dünya ile Ölümsüz Topraklar arasındaki geniş denizin ortasında yer alan yeni yaratılmış toprakları vermişti.






Númenóreanlara, diğer İnsanlarınkinden daha uzun bir ömür verilmişti ve yüzyıllar boyunca güçleri ve zenginlikleri artan bu İnsanlar, ölümlü dünyanın tüm denizlerine hakim oldular. Genellikle Westernesse olarak tercüme edilen Númenor ayrıca hediyeler diyarı, yıldızlar diyarı ve Atlantë olarak da biliniyordu çünkü aslında kayıp ülke Atlantis ile ilgili eski efsanenin Tolkien tarafından yeniden yorumlanışıydı.

Tolkien / Yaradılış Efsanesi / Güneşin Üçüncü Çağı

Tolkien'e göre yaradılış efsanesi..
Bölüm VIII

Güneşin Üçüncü Çağı


Tolkien tarihinde Güneşin Üçüncü Çağı ile ilgili en önemli iki konu, Gondor ve Arnor Krallıklarının varlıklarını sürdürebilmiş olması ve Yüzüklerin Efendisi Sauron'un Tek Yüzüğünün kaderidir.
İkinci Çağın sonunda Yüzüklerin Efendisi Sauron yenilgiye uğratıldığında, parmağından Tek Yüzüğü kesip alan Birleşik Gondor ve Arnor Krallıklarının Yüksek Kralı Isildur idi.

Drizzt Do'Urden - Kara Elf

Drizzt Do'urden Unutulmuş Diyarlar (Forgotten Realms) kurulumunda yer alan hayali bir kahramandır. Irkı olan drow'ların şeytan ve kötülük dolu adetlerini reddederek Karanlıkaltı'ndan (Underdark) ayrılmış ve yeryüzünde yaşamaktadır. Drizzt'in hikayeleri R. A. Salvatore tarafından yazılan fantezi hikayelerinde anlatılmaktadır.
Temel Bilgiler
Görünüm










Drizzt Do'Urden bir drow'dur. Genel olarak Kara elf olarak da bilinirler.

Tolkien / Yaradılış Efsanesi / Ağaçların Çağları

Tolkien / Yaradılış Efsanesi / Ağaçların Çağları Tolkien'e göre yaradılış efsanesi..


Bölüm IV

Ağaçların Çağları

Büyük Lambalar ile Almaren Krallığı yok edildikten sonra Valar, batıdaki Aman kıtasına giderek Valinor yani Valar Ülkesi adını verdikleri yeni bir krallık kurdular. Bu topraklarda kendilerine yer seçerek, saraylar inşa ettiler, bahçeler yaptılar. Bu arada Valimar yani Vaların Evi adı verilen surlarla çevrilmiş, altın ve gümüş kubbe ve kuleler ile çan sesleriyle dolu bir şehir de inşa ettiler.
Valimar'ın batıdaki altın kapıları önündeki yeşil bir tepede Valar, iki sihirli ve büyük ağaç yetiştirdiler. Bunlar dünyada yetişen en büyük iki ağaçtı ve Altın Laurelin ve Beyaz Telperion olarak adlandırılmışlardı. Vaların büyük lambaları ile neredeyse eş büyüklükte olan Valinor Ağaçları, altın ve gümüş renkli ışıkla parlamaktaydı. Her bir Ağacın çiçek açma ve çiçeklerinin bitmesi döngüsü bir günlük sürede meydana gelmekteydi ve ışık tüm canlılara hayat, mutluluk ve bilgelik vermekteydi.
Tolkien'in Valinor Yıllıklarından öğrendiğimize göre, Ağaçların Çağları Arda'nın yaradılışından bin Valarian yılı sonra, yani 10. Valarian Çağında ya da Arda'nın yaradılışından on bin ölümlü yılı sonra başladı. Yine aynı belgelerden Ağaçların Çağlarının yirmi Valarian Çağı yani yirmi bin ölümlü yılı sürdüğünü öğrenmekteyiz.
Fakat Tolkien'in kronolojisinde kafa karıştırıcı bir nokta bulunmaktadır, çünkü Ağaçların Çağları yalnızca Ölümsüz Topraklar için geçerlidir. Anlatıldığına göre, Valar Aman'a varır varmaz Morgoth ve emrindekileri uzak tutmak amacıyla Pelóri Dağları adı verilen bir duvar yaratmışlardır. Dünyadaki en yüksek dağlar olan bu duvar, gerçekten de Valinor'u işgalden korumuş fakat Ağaçların Işığına geçit vermeyerek Arda'nın geri kalan kısımlarını karanlıkta bırakmıştır.
Bu nedenler Ağaçların Çağlarından bahsederken aslında paralel zaman sitemleri söz konusu hale gelmektedir. Ölümsüz Topraklar ağaçların ışığında mutlulukla dolarken, Orta Dünya, her biri on bin ölümlü yılı süren iki dönem geçirmiştir: Karanlık Çağlar ve Yıldızların Çağları.
Ölümsüz Topraklarda Ağaçların Çağları da iki döneme ayrılmıştır. Bunlardan on Valarian Çağı ya da 10.000 ölümlü yılı süren ilki, Valinor'un mutluluk çağı olarak bilinmektedir. Bu dönemde Valar ve Maiar rahatlık içinde yaşamışlar ve sarayları ile evleri gittikçe büyümüş ve güzelleşmiştir. Manwë Kartalları, Yavanna Entleri ve Aulë Cüceleri (Dwarves) yaratmıştır. Gerçekten de Valinor da mutluk dolu olan bu dönemde, Pelóri Dağlarının oluşturduğu duvarın diğer tarafında kalan Orta Dünyada ise Melkor'un korkusu ve kötülüğünün hüküm sürdüğü Karanlık Çağlar yaşanmıştır.
Bunu izleyen on Valarian Çağı için, hem Valinor hem de Orta Dünyada meydana gelen olaylarla ilgili olarak daha fazla bilgi bulunmaktadır. Kutsanmışların Öğle-üzeri olarak bilinen Ağaçların Çağlarının bu ikinci dönemi, Orta Dünyada ise Yıldızların Çağları olarak adlandırılmaktadır. Bu dönemde Gökyüzünün Kraliçesi Varda, Orta Dünyada üzerindeki yıldızlara yeniden ışık vererek Elflerin Uyanmasını sağlamıştır.
Yine bu dönemde, Elflerin uyandığı ve Melkor'un Elfler arasında karışarak onları kölesi halinde getirmeye, öldürmeye veya kötülüğe çekmeye çalıştığı haberi Ölümsüz Topraklara ulaştığında, Valar bir savaş kurulu topladılar. Valar ve Maiar, şiddetle, intikam melekleri gibi Orta Dünyaya geldiler ve Melkor'un ordularını önlerine kattılar.
Güçlerin Savaşı olarak bilinen olayda, pek çok çatışma ve düello yapıldı ve Valar Utumno'yu tamamen yok ederek zalim Melkor'u kuyularından çekip çıkardılar. Bu olaydan sonra Melkor, Valinor'da tutsak olarak tutuldu ve kırılmaz zincirlerle bağlandı. Arda Barışı olarak bilinen bu dönem, Valinor'da Ağaçların Çağları ile Orta Dünyada Yıldızların Çağının kalan kısmının büyük bölümü süresince devam etti.
Bunlar Elf soyunun, Melkor'un kötü öfkesinde uzak geçen güzel yılları idi ve bu seçilmiş insanlar rahatlık içinde yaşayarak gittikçe güçlendiler. Güçlerin Savaşının ardından Valar, Elfleri gelerek kendi Işıklı Dünyalarında yaşamaya davet ettiler. Bu göç, Valar'ın çağrısına uyan Elfler yani Eldar'ın Büyük Yolculuğu olarak bilinir.
Büyük Yolculuk pek çok Elf şarkısının ana temasını oluşturur çünkü bu yolculuğu gerçekleştirmek için büyük çaba sarfetmişler ve değişik zamanlarda Eldar pek çok farklı soy ve kabileye bölünmüştür. Ölümsüz Topraklara ulaşarak Ağaçların Işığınca kutsanan Eldar, üç değişik soydandır:
Vanyar, Noldor ve Teleri.
Valar, bu seçilmiş insanlara Ölümsüz Toprakların Eldamar yani Elflerin Evi olarak bilinen bölümünü ayırmışlardır; bu toprakların güzelliği anlatılagelmiştir. Pek çok konak ve kule içinde en güzelleri Vanyar'da, Noldor başkenti Tirion'da ve Teleri şehirleri Eldamar kıyısındaki Alqualondë ile Tol Eressëa Adasındaki Avallónë'deydi.
Zincirlendiği Çağların ardından Melkor, Valar'ın önüne çıkarak yargılandı. Değişmiş göründü ve pişmanlığını dile getirdi; bunun üzerine Valar'ın Efendisi Manwë, zincirlerinin çözülmesini emretti. Fakat Valar kandırılmıştı. Melkor gizlice, onları yenilgiye uğratmayı amaçlıyordu. Önce Elfler arasında düşmanlık tohumları serpti ve sonra Büyük Örümcek Ungoliant ile birlikte savaş açtı.
Ungoliant ile birlikte Valar'ın ağaçlarına ulaşarak onları büyük bir mızrak ile yaraladı ve Örümcek Ağaçların Işığı ve Hayatını emerek kuruyup ölmelerine neden oldu. Ungoliant'ın ışıksızlığı ile tüm Valinor korkunç bir karanlığa gömüldü ve Melkor ikinci bir kez Dünyanın büyük Işıklarını yok ettiği için kötülükle güldü.
Yaptığı bu büyük kötülükle yetinmeyen Melkor, Elf kalesi Fermenos'a giderek Yüksek Noldor Kralını öldürdü ve Silmariller olarak bilinen sihirli mücevherleri çaldı. Bunlar, tüm çağların en değerli mücevherleri idi. Elf mücevherciliğinin en büyük başarısını simgeledikleri için onları yapmış olan Noldor için kutsaldılar. Valinor'un karanlığa gömülmesi ile değerleri daha da arttı çünkü bu üç mücevher Valar Ağaçlarının yaşayan ışığı ile parlamaktaydı.
Fakat güzelliklerine karşın Silmariller korkunç bir lanet taşıyordu. Onlara sahip olan herkese umutsuzluk ve yıkım getirdiler. Melkor onları alarak Orta Dünyaya kaçtığında, Noldor kanları üzerine bir intikam yemini ederek Silmarilleri yaratan Fëanor'un liderliğinde Melkor'u izlediler. Bu, Güneşin İlk Çağının tamamı boyunca süren ve Tolkien'in Silmarillion'unda anlatılan Büyük Mücevherler Savaşının başlangıcıydı.




Fantezi Dünyası - Fantastik Resimler - Fantastic Pictures * Orta Dünya,Bilimkurgu,Mitoloji ** Science Fiction - Middle-earth


Carl Sagan (1934 -1996 ) Kimdir ?

Carl Sagan (1934 -1996 )

Yazar Hakkında


Son yillarda, Isaac Asimov'la birlikte Bati dünyasinin en popüler bilim yazari kim diye sorulsa, verilebilecek tek bir yanit vardir: CARL SAGAN.

Türkiye'de ilk kez COSMOS adli kitabiyla taninan Carl Sagan'a uluslararasi ününü kazandiran yapiti

Warcraft Tarihi / Titanlar ve Evrenin Şekillendirilmesi

Warcraft Tarihi
Bölüm 1: Mitler
Titanlar ve Evrenin Şekillendirilmesi

Kimse evrenin nasıl başladığını tam olarak bilemez. Bazıları uzaydaki ani bir patlamanın sınırsız dünyaları “Büyük Karanlık”ın (Great Dark) uçsuz bucaksız sınırları içine yolladığını söyler. – O dünyalar ki bir gün mükemmel ve inanılmaz çeşitli yaşam formlarına ev sahipliği yapıcaklardı. Diğerleri evrenin bütün gücü içinde barındıran tek varlık tarafından bir bütün olarak yaratıldığına inanıyorlardı. Keşmekeş halindeki evrenin ilk hali belirsizliğini korusa da güçlü varlıklardan oluşan bir ırkın bu dünyalara düzen getirmek ve kendilerini takip edecek olan yaşam formlarını güvenceye almak için varedildiği açıktır.

Marifetler - Ursula K. LeGuin

 Ursula K. LeGuin, güçle hayal edilmiş fantezi dünyaları için gerekli ilham kaynağını edebiyatın yanı sıra doğadan da alır. Oregon'daki Wilammette Nehri'nin yukarısında yer alan Portland tepelerinin batı yamacındaki evi, tepesi yirmi beş yıl önce büyük bir patlamayla uçmuş şimdilerde ise ürpertici bir sessizliğe bürünmüş olan St. Helen yanardağına bakan göz alıcı bir manzaraya sahiptir. Yaklaşık yarım yüzyıldır kendi evi olan Kuzeybatı Pasifik'teki bu evde Le Guin kendisine hem bilimkurgu hem de fantastik öykücülüğünde 'büyük usta' unvanını kazandıran bir dizi eseri tasarlamıştır. Harry Potter'den otuz yıl önce Yerdeniz Büyücüsü'nde Çevik Atmaca olarak adlandırdığı Ged'i büyü, ölüm ve dil gücünün hüküm sürdüğü ejderha ve kara büyücülerin sanayi-öncesi takım adalarındaki bir büyücü okuluna gönderdi. Çocuklar için gerçekçi öyküler, şiirler, denemeler ve kitaplar yazan Le Guin "Bir kalite göstergesi olarak yazın türü konusunda sabırsızımdır" der.

Onun J.K. Rowling'e "Tüm fantezi dünyasında patlama yaratmıştır" şeklindeki övgüsü hafif bir burukluğu ifade eder. Sessizce, "Beni bazı insanların darmadağın ettiği gibi etkileyemedi" derken, ilave eder: "Ancak kendinden önce gelen yazarlara daha çok minnet duygusu içinde olabilirdi. Benim aklımın almadığı nokta ilk kitabı inanılmaz bir şekilde orijinal bulan eleştirmenlerdir. Pek çok erdemi var, ne var ki orijinallik bunlardan biri değil. İşte beni üzen bu nokta." Hem erişkinlerin, hem de çocukların keyifle tadını çıkardıkları Yerdeniz dörtlemesi, Atuan Mezarları (1971), En Uzak Sahil (1973) ve Tehanu (1990) hiçbir zaman basımdan düşmemiş hatta 2001 yılında Yerdeniz Öyküleri ve Öteki Rüzgâr başlıklı romanların eklenmesiyle zenginleşmiştir.

Fiskadoro , Denis Johnson [1985]

Fiskadoro , Denis Johnson [1985]


Fiskadoro
Yazar : Denis Johnson
Tür : Bilim Kurgu
Yıl : [1985]


Arka Kapak

"Roman yazmaktan hoslaniyorum. Okyanus gibi. Bir tekne insa edip yola çikabilirsiniz," diyen Denis Johnson'la bir kez daha okyanusa açiliyoruz. New York Times'in "Genç Herman Melville bugün yasasaydi, Kutsal Kitap, Çorak Ülke, Fahrenheit 451 ve Dog Soldiers gibi birbirleriyle kiyaslanamaz yapitlari inceleseydi, Yildiz

Kayıp Gelecek Renkleri

Kayıp Gelecek Renkleri Fiskadoro, Fiskadoro... Uykuya dalmak üzereyken, kulaklarımıza fısıldanan bir sözcük gibi. Onun, aslında bir çocuğun ismi olacağını tahmin etmek kolay değil. Daha çok, masal dünyasının gizemlerini taşıyan bir ses. Aslında bir bakıma öyle. Denis Johnson'ın geleceğimize dair bir tablo çizdiği romanı, gerçekle masal arasında bir yerlerde duruyor. Masal, çünkü Johnson'ın anlattıkları, gelecekte dünyanın nasıl bir yer olacağına dair eşsiz bir düş gücünü yansıtıyor. Gerçek, çünkü anlatılanlar, ne kadar karanlık olsalar da insanoğlunun doğasına yabancı değil. 1949'da, Amerikalı bir subayın oğlu olarak Münih'te doğan ve çocukluğunu Tokyo, Manila ve Washington'da geçirmiş olan Johnson'ın, dünya haritasının iki ucunda bulunan toprakların kokusunu sindirerek büyümüş olması, Fiskadoro'yu özel kılıyor. Kitap, satırlarını sunmaya

Amerikalılar Neden Ejderhalardan Korkuyor?

Amerikalılar Neden Ejderhalardan Korkuyor?
Ursula K. LeGuin'in 1974 tarihli bir konuşması. Yazarın Susan Wood tarafından derlenmiş çeşitli konuşma ve yazılarını içeren The Language of The Night Kitabından Ali Tamur tarafından çevrilmiştir. Yazının aşağısındaki notlar çevirmene ait.
Konuşmam fantazi edebiyatı üstüne olacaktı, fakat bugünlerde kendimi pek hayalci hissetmiyor ve neler konuşacağıma bir türlü karar veremiyordum. Ben de herkese fanteziler hakkında bir şeyler anlatsana diye sormaya başladım. Bir arkadaşım, "dur sana fantastik bir hikaye anlatayım" dedi. "On yıl önceydi. Bir kütüphanenin çocuk kitapları bölümüne gidip Hobbit kitabini (1) istedim. Kütüphane memuru da büyük kitapları bölümüne bakmamı söyledi. Öyle sırf günlük dertleri unutturmak için yazılmış kaçış kitaplarının çocuklar için zararlı olduğunu düşünüyorlarmış!"

Hep Yuvaya Dönmek / Ursula K. LeGuin (Makale)

Ursula K. LeGuin'in en önemli kitaplarından biri, 'Hep Yuvaya Dönmek' Türkçede. Modern topluma karşı bir yaşam tahayyülü kuran LeGuin, 'bu dönem elbette sona erecek' diyor.
Feminist harekede tanışmanız ve bu tanışmanın yazınıza etkileriyle başlayalım.
Tanışma geç oldu ve ağır gelişti. İlk yapıtlarımın tamamı nispeten erkek merkezliydi. Yerdeniz kitaplarının ikisinde hiç kadın yoktur, ya da ikinci planda kadın figürleri vardır. Kahraman öyküleri böyledir, hep erkeklere dairdir. Joanna Russ gibi birkaç feminist dışında bilimkurgu 1960'lara kadar oldukça erkek egemenliğinde bir alandı. Bu alanda yazan kadınların çoğu takma ad kullanırdı.
Bu durum beni hiç rahatsız etmiyordu. Gelenek buydu ve mutluluk duyarak çalışıyordum. Ama giderek kimi rahatsızlıklar duymaya başladım. İlk feminist metnim 1967'de yazmaya başladığım ' Karanlığın Sol Eli'ydi. Cinsiyet yapısını çözme yolunda ilk denemelerden biriydi. Herkes 'erkek olmak ne demektir, kadın olmak ne demektir,' diye soruyordu. Bu zor bir soruydu. 'Karanlığın Sol Eli'nde cinsiyeti ortadan kaldırıp geriye ne kaldığını bulmayı denedim. Bilimkurgu böyle oyunlar oynamak için harika fırsatlar sunar.
Kendi yapıtımın bana artık dişi olanı ihmal edemeyeceğimi anlattığını yavaş yavaş anladım. 1977'de 'Balıkçıl Gözü'nü yazarken, kitabın ortasına gelmeden kahramanım ısrarla kendisim yok etmeye çalışıyordu. Dur bakalım, dedim, sen kahramansın, böyle davranamazsın. Kitabıma ne olacak? Yazmayı bıraktım. Romanda bir kadın vardı, ama kadınlar üzerine yazmayı bilmiyordum. Ne yapacağımı bilmeden biraz uğraştıktan sonra feminist kuramda bana yol gösteren bir şeyler buldum. Feminist edebiyat eleştirisinin okuyabileceğim ve zevk alabileceğim bir şey olduğunu keşfedince heyecanlandım. Norton Book serisinden Kadın Edebiyatı Antolojisi'ni baştan sona okudum. Benim için kutsal kitap gibi bir şey oldu. Artık onursal bir erkek gibi yazmam gerekmediğini, bir kadın gibi yazabileceğimi ve bunun beni ferahlatacağını o kitaptan öğrendim.
Anneniz Theodora Kroeber başarılı bir yazardı. 'İki Dünyada Ishi' kitabı bir etnoloji klasiğidir. Yaşamı ve eseri sizi nasıl yüreklendirdi?
Annem gerçekten bir feminist değildi. Bu sözcüğü sevmezdi bile. Feministlere şu kadın özgürlükçüleri derdi. Ama Neden bütün kahramanların hep erkek? gibi sorulan soran da oydu. Ona, Bilmiyorum anne, bana daha kolay sorular sor, derdim. Ondan çok şey aldım. Ama hayatinin sonuna doğru bir çatışma içindeydik.
Hayatım boyunca bana bir öğretmen olan Virginia Woolf'a beni yönlendiren de annemdi. Bir romancı olarak Woolf, İngiliz edebiyatının kanun koyucularının kabullenmek istediğinden çok daha önemli bir yazardır. Aslında hâlâ ondan korkuyorlar. Haklılar da. Öylesine derinden bir kışkırtıcı, öylesine büyük bir yazar ki... Bana yol göstermesi için hâlâ ona dönüyorum.

Ütopya ötesi : Hipertekst / Ursula K. LeGuin

Ütopya ötesi: Hipertekst


Ütopya denildiğinde bir yokülke anlıyorum önce; burada, bu zamanda varolmayan ama başka bir yerde, başka bir zamanda varolabilecek bir ülke; zamanda, yerde ya da daha çok değişkende yapılacak değişikliklerle yokülkelere ulaşılabileceğini düşünüyorum.

Bilimkurgu Yazarlarının Keşfettikleri Gezegenler

Bilimkurgu Yazarlarının Keşfettikleri Gezegenler Edebî gelişmenin ilk dönemlerinde, edebiyatın farklı dalları, belli bir soydan türeyen tipler, açık ve hatasız bir biçimde birbirlerinden ayrılabilmekteydi. Zamanla melezlikler ortaya çıktı. Bununla birlikte, bu melezleşmelerin bir kısmının yasaklanmasından sonra, ensest yasağı denebilecek temel bir edebî yasa doğdu; soy çizgisine bağlı ensest tabusudur.
Bilimkurgu yazarlığı kolay iş değildir. Öyle konular bulacak, öyle şeylerden söz edecektir ki, hem ilgiyi çekecek kadar garip olacak, hem de deli saçması dedirtmeyecek kadar inandırıcılık taşıyacaktır.
Bilimkurgu romanlarının çoğu, birkaç yüzyıl ötede, gökyüzünde, adı sanı duyulmadık gezegenler arasında geçer. Dilerseniz, bilimkurgu yazarlarının keşfettikleri, bizi götürdükleri bazı gezegenler arasında küçük bir gezinti yapalım.

MESKLIN GEZEGENİ Hal Clement (1922 -2003 ) Kimdir?

Agir Görev, Hal Clement [1954]

Yazar : Hal Clement
Tür : Bilim Kurgu
Yıl : [1954]
Seri : Mesklinite/(1)


Arka Kapak

Fantastik Kadın Sultan, Sultan Fantastic Woman

fantastik kadın sultan,Sultan fantastic woman

fantastik kadın sultan,Sultan fantastic woman

3 Ekim 2011 Pazartesi

Fantastik bir hikaye / öykü : Düşüm

Düşüm / Gece oldu diye hayat bitmiyor, tersine başlıyor...

Düşüm

Hayatım!.. Küçük fark edişlerin büyüsüne kapılmış, biraz da bu yüzden iç dünyasına kilitlenmiş bir çocukluk...
Birbirlerine 'o biraz tuhaftır' dediklerinde ne anlama geldiğini algılayamıyordum
önceleri... Onlara benzemeyene tuhaf diyor olmalıydılar (?)
Onlar gibi yemek yiyor, uyuyor uyanıyordum, aynaya baktığımda normal bir insan
görüyordum. Demek ki, tuhaflığım dış görünüşümle ilgili değildi... İç organlarımızda aynı olmalıydı. Onlara benzemeyen tarafımı bulamıyordum.
Anneme sorsam şöyle diyecekti; 'Nereden buluyorsun bu tuhaf soruları bilmem ki (?)’
Yanıtsız iki sorumuz daha olacaktı... Babamla, gece sohbetleri her zamanki gibi yataklarında da devam edecekti... Duvarların bir sıra tuğla ile örüldüğü hesaba katılmıyordu. Bizi ayıran çite ise her gece bir sıra dikenli tel daha ekleniyordu…

Gece oldu diye hayat bitmiyor, tersine başlıyor...

Gün boyunca tüm şifreleri bozulan hayatın kendini onarma çabası, içime derin bir hüzün çöktürse de yaşamaya doyamıyorum hiç bir anını...
Pencereyi açıyorum; derin suların yüzeyinden gökyüzünü izliyorum… Mutluluk kaynağım yıldızlar bana yetiyor. Uzak yıldızlarla ilgili düşlerim gecelerimi,
derin mavi su gündüzlerimi süslüyor.






Gökyüzünün en uzak noktasından gözlerimi ayırmıyor, bir yıldız kaymadan yatağıma girmiyordum. Bu dünyaya yanlışlıkla bırakıldığımı ve oralarda olan bir şeyin gelip beni
alacağını düşlediğim çok oldu. Her kayan yıldız bana ondan gelen bir işaretti;
‘bekle, biraz daha bekle’ bekledim… bu bekleyiş onun olmama olasılığından kötü değildi.
Bazen hiçbir işaret, hiçbir hareket bulamıyordum… Güneşin sessizce saklandığı yerden çıkışını izliyordum.. Yine uyanacaklarını, yine her şeyi mahvetmek için koşuşturup duracaklarını aklıma bile getirmek istemiyordum.
Denizin gökyüzüyle birleştiği noktayı, ufku böyle dakikalarda fark etmiştim.
Ben de denizde yaşasaydım eğer düşümle aynı noktada buluşabilirdim.

Gerçeği açıklıyor ya da arıyor değilim. Ben sadece sessiz bir iç dökmeyle sarsılan bedenimin içindeki gezgin ruhun sesini dinliyorum