Sen de İzle!

12 Mayıs 2016 Perşembe

Yüzüklerin Efendisi, Hobbit & Orta Dünya hakkında


Yüzüklerin Efendisi, Hobbit ve Orta Dünya hakkında bilmeniz gereken her şeyden birazı
‘Yüzüklerin Efendisi’ ve Hobbit romanlarını ülkemizde milyonlarca genç okumadıysa da milyonlarcası sinema filmlerini izledi. Hani batısında iyilik, doğusunda kötülük olan “Orta Dünya”da geçer her şey. “Peki tam olarak nedir bu Orta Dünya?” diye sormasanız sadece öylesine merak etseniz bile buna cevap olarak “İstanbul Telefon Rehberi” kalınlığında bir kitap yazmak gerekir “Özet” halinde.
J. R. R. Tolkien
J. R. R. Tolkien
Gençlerin ve sinemaseverlerin hayranlıkla izlediği bu Orta Dünya’dan tadımlık bir çay kaşığı bilgi sunayım:
Subliminal’ın tavan yaptığı film serileri: “Yüzüklerin efendisi” ve “Hobbit”
Hollywood filmlerinde subliminal mesajlar daha çok İlluminati, Satanizm ve Sexizm üzerineyken İngiliz Edebiyatçı ve yazar John Ronald Reuel Tolkien’in (D.1892 – Ö.1973)romanlarından uyarlanan filmlerde bu yok. Başka bir subliminal mesaj kaygısı var. Üstelik filmlerin neredeyse her anında: Yaratıcı Allah’tan başka her şeyi yüceltme, kutsal görme ve gösterme kaygısı had safhada.
J. R. R. Tolkien “Orta Dünya’yı nasıl oluşturdu?
Mimar John Perrot’un 1758’de  İngiltere’nin Birmingham kentinde inşa ettiği ve bugün Perrot’s Folly (Perrot’sun Deliliği) diye anılan 29 metrelik bir kule var. Tolkien çocukluğunda bu kulenin azameti ve heybetinden çok etkilenmiş. Bu kule hakkında çok hayaller kurmuş. Ve gitgide kule üzerine kurduğu
hayaller bu kuleye sığmaz olmuşlar. Hatta önceleri kule üzerine kurduğu hayallerinde bu kule sadece minik bir ayrıntı olarak kalmış; oluşturduğu hayal denizinde kule yok olup gitmiş.
Perrot'sun Deliliği
Perrot’sun Deliliği
Önce Hobbit sonra Yüzüklerin Efendisi
Tolkien yetişkinliğinde ilk Hobbit romanıyla daha sonra da Yüzüklerin Efendisi serisiyle “Orta Dünya”yı oluşturmuş. John Perrot’un hiç bir yere yazmadığı ama inşa ettiği kulenin ait olabileceği bir Orta Dünya.
Bu “Orta Dünya” sonraki yıllar internetin yaygınlaşmasıyla ayyuka çıkan “Kayıp Kütüphaneler”de yüzbinlerce insan tarafından milyonlarca hikaye, masal ve romanla büyümeye devam etti. Maneviyat eksikliği insanları “Orta Dünya”ya itti.
Orta Dünya dedikleri yer nerede? Yani tam olarak nerenin ortasında?
Öncelikle şunu söyleyebiliriz: Hiç bir yerin ortasında değil. “Hiç bir yer” nasıl her yerde veya hiç bir yerde değilse Orta Dünya da ortada bir yerde değil.
Bizim Dünyamızda değil. Başka bir Dünya. Haritasına bakarak karşı kıyısı görünmeyen bir kıtanın batı yanında olduğunu karşı kıyı ve bu kıyının tam ortasında olduğunu düşünseniz de: Başka bir Dünya’nın ortasında değil. Kıyısında da değil.
Orta Dünya’da bir çeşit “Kalu Bela” var ancak insanlara değil, büyücülere. Yaşanmış bir “Ahiret” var ancak sadece Elf’lere. Böyle garip bir yer. İnsanlar okurken veya filmi izlerken; geçmişi geleceği, yaratılışı kıyameti vs. çok merak etmesinler, okurken kendilerini kaptırsınlar diye her şey ortada. Onun için bu bizim dünyamız dışındaki dünyaya yazar isim olarak Orta Dünya’yı seçmiş.
Orta Dünya Haritası
Orta Dünya Haritası
Orta Dünya’nın dini imanı yok mu?
Orta dünyada açıklanan ve açıklanmayan bir sürü “yaratık” var. Ancak ağırlık insanlarda. Eru diye her şeyin yaratıcısı olan ancak ibadet veya inanç gerektirmeyen bir “Tanrı” var. Ancak her an “Meğer Eru tanrı değilmiş bir başkasıymış tanrı” veya “Tanrı yokmuş başka bir güç veya güçler varmış, biz sadece Eru’yu biliyormuşuz halbuki var ya..” denilecek bir atmosfer var.
Bunun dışında ise “tanrı” veya “peygamber” vasfında bir sürü kralımsı, liderimsi, bilmemneyin başımsı, ulvisi vs. var. Yani güç, kudret, azamet vs. ihtiyacınızı gidermeniz, tabi olmanız, emir ve yasaklarına uymanız, sevmeniz, bağlanmanız veya korkmanız için binlerce seçeneğiz var ama bir “Allah” yok.

Orta Dünya Hakkında Sorular ve Cevapları


Tanrı yanlış da yapar(!)


Orta Dünyanın tanrısı Eru sadece bir kere insanların hayatına müdahale etmiş ve Numenor adasını batırmış. Sebep ise ada halkının Valar’a savaşa gitmeleri. Bu insanların Valar’a bir zararları dokunmamış ancak Eru çok kızmış ve adayı içindeki insanlarla birlikte suya gömmüş.
Buradaki subliminal ne? Allah’ın veya Tanrı’nın veya Gott’un veyahut God’un (Ehli Kitap Dinleri’nin) Yaratan’ı insanlara bir felaket yolladıysa bunda haksız(!) olabilir.
Zaten her şeyin yaratıcısı iki tane. Bir bizimki (iyi olan Eru) bir de kötülerin tanrısı var (Melkor) ama ikisi de her şeyin yaratıcısı. Biri iyilerin her şeyini yaratmış, diğeri kötülerin her şeyini. Adama sormazlar mı “nasıl iki tane her şey olur?” Sormuyorlar, çünkü YM:O (Yersen Mode: On).
Ainur Irkından Ak Gandalf. Daha önce ismi Gandalf'tı. Ancak beyazladıktan sonra önceki isminin Gri Gandalf olduğu ortaya çıktı. Griyken Mithrandir imiş. Nam-ı diğer: Ak Süvari, Felakettellalı Incanus, Tharkûn Muhafız Büyücü ve Akyıldız
Ainur  ırkından Ak Gandalf. Daha önce ismi Gandalf’tı. Ancak beyazladıktan sonra önceki isminin Gri Gandalf olduğu ortaya çıktı. Griyken Mithrandir imiş. Diğer isimleri: Ak Süvari, Felaket tellalı Incanus, Tharkun Muhafız Büyücü ve Akyıldız
Orta Dünyanın Şeyhleri(!)
Bu orta dünyanın şeyhleri var. Ulvi kişilerdirler bu zatlar. Nam-ı diğer: “Zat-ı Muhteremler”. Herkesin kendilerine saygıları vardır. Büyü de yaparlar, sihir de keramet de gösterirler.
Tam olarak size lazım olduklarında Hızır (a.s.) gibi yetişirler. Yetişmez iseler mutlaka bir kötülük engellemiştir onları yahut biz dersimizi alalım diye gelmemişlerdir veya geç intikal etmişlerdir. Bu şeylerin çoluk çocuğu da yoktur. Çünkü Maiar’dırlar. Yani cinsiyetleri yoktur. Gandalf’ın o kadar boyu posu var, iki metreye yakın sakalı var ama erkek değildir. Kadın da değil. Maiar’lar Orta Dünya’ya gelecekleri için bedene bürünmüşlerdir. Kutsal kitapların “Melek” dediği Orta Dünya’da Maiar’dır. Ama kitleleri de gerektiğinde peşinden sürükler, onlara iyiyi ve doğruyu öğütler; tam da bu sebepten dolayı “Melek”ten ziyade şeyhtirler.
Ateistlerin Orta Dünya’da yeri ve önemi
Orta Dünya’da bir din yoktur. İyiler için her şeyin yaratıcısı Eru, kötüler için her şeyin yaratıcısı Melkor’dur. Burada söz konusu aynı tanrıya verilen iki isim değil. Farklı iki tanrı var. Ve bu tanrılar ibadet edilmesini istemezler. Buna gerek duyulmaz. Tam manasıyla bir “inanç ahengi” aranmadığı ve oluşturulmadığı için herkes biraz ateist gibidir. Veya biraz deist gibi. Yahut ikisinden de ortaya karışık. Ama hiç kimse “laik” değildir. Çünkü laikliği gerektirecek bir durum yok. Yani din. Ortada bir “Din” olmadığı için hiç kimse “Ateist” de olamıyor ama “Ateist gibi” olabiliyorlar. Veya “Deist gibi”. Zaten bu Orta Dünya’da en çok “Gibi” var.
Orta Dünya’da yaşanan “Gibi” enflasyonu
Biz dünyalılar Orta Dünya’yı değerlendirirken şöyle diyebiliyoruz: “At gibi ama at değil bir görsen böyle kanatları var ama kanatları da kuş kanadı gibi değil böyle ipek gibi ancak daha parlak ve lifli ve geniş açılıyor ama albatros kanadı gibi değil” vs. vs. Aynı türden benzetmeler “Kale gibi” bir yapı için veya “Kurt gibi” bir yaratık için yahut “Ananas gibi” bir meyve için vs. olabiliyor.
Peki sadece bizim için mi? -Hayır. Zavallı Orta Dünyalılar için de bu böyle. Bizim “Gibi” dediğimiz şeyler onlar için olağan ve bilinir şeyler iken her an onlar da “Gibi” diyebiliyorlar veya “Gibi”msi yaratık, nesne, meyve ve bitkilerle karşılaşabiliyorlar. Çok ürktükleri bir ayı, kurt, Ork karışımı bir yaratığa bir isim vermiş ve onu bilirken onun gibi olan ancak farklı bir başka yaratık her an literatürlerine eklenebiliyor. Hiç bilmiyorlar ama o yaratığın ne olduğu vs. mutlaka efsanevi bir kitapta veya eski bir belgede yazıyordur. Veya yazmıyordur ama onun gibi bir yaratığın özelliklerinin ne olduğu nasıl durdurulduğu filan yazıyordur bir yerlerde. Veya yazmıyordur ama anlatacak biri vardır. Veya o biri de yoktur ama olanları size söyleyecek gibi biri mutlaka vardır.
Misal “Gandalf gibi ama kötü bir büyücü var: Saruman”. Ama kötüler için Melkor gibidir. Ama Melkor kötülerin tanrısıdır. Fakat Saruman da tıpkı Melkor gibi kötülük ve kötüleri yaratıyor. Ama bir Melkor değil işte: Melkor gibi.
Gollum. Öldüğü yıl. Yani 579 yaşındayken.
Bir Gollum vardı, ne oldu o?
Gollum eski bir Hobbittir. Eskiden ismi Smeagol’dü.  Tam olarak üçüncü Çağ’ın 2463. yılında kuzeni Deagol balık tutarken “Tek Yüzük”ü buldu. Öyle de bir güzel parıldıyordu ki yüzük Smeagol nefsine zulm edenlerden oldu ve kuzenini hemen oracıkta öldürüp yüzüğü ele geçirdi. Aslında yüzük onu ele geçirmişti. Yüzüğün gücü Smeagol’ün yaşam süresini uzattı. Ölmeyi unutmuş bir beden oldu. Yürüyen bir ceset adeta. Pis cinayetler işleyerek ve kirli etler yiyerek yaşadı. Hem ruhen hem bedenen öyle çirkinleşti ki canavar Ork’lar bile kendisinden tiskinir oldular. Çünkü Ork’lar sadece kötülüğün çirkinliğini taşıyorlardı. Smeagol ise kötü değildi çirkindi. Çirkin kötüden de kötü bir şey. Çünkü çirkinin zıttı güzel, kötü değil. Kötünün zıttı iyidir. Ork’ların kötülüğü görüntülerine yansımış ancak Smeagol’ün çirkinliği.
Neyse, bu çirkinliğin her türlüsüne sahip Smeagol bir zaman sonra içten içe, karnından konuşmaya başladı. Böylelikle kendi nefsinin sözünü dinler gibi oluyordu. Herkes kendisine çıkardığı sesler yüzünden Gollum demeye başladı. Herkes kendinden uzaklaşınca ve kendini düşman olarak görmeye başlayınca derin ve karanlık mağaralarda yaşamaya başladı: Tam beş yüz yıl.
Daha sonra 2941 yılında Gollum’un mağarasına bir kader ziyareti yapan Bilbo Baggins, Tek Yüzük’ü ele geçirdi. 3019 yılında Gollum, Bilbo’nun yeğeni ve yeni Yüzük Taşıyıcısı olan Frodo Baggins’i yakaladı fakat yenemedi. Frodo ile uzun zaman geçiren Gollum içinde kırıntısı kalmış olan iyi Hobbit ile konuşmaya başladı. Yani kendi kendine konuşmaya başladı. Bu mırıltılı, fısıltılı içten (karından) konuşma ürkütücüydü. Ancak roman okurları ve sinema seyircisi için bu daha çok karmaşık diyaloglar serisinden başka bir şey değildi. Fransız sanat filmi havasının Orta Dünya’da ne işi vardı? Gollum’un özüyle tartışmaları bıkkınlığa sebep olmuştu. Öyle ki insanlar “Ölse de kurtulsak.” diyorlardı. Nitekim öyle de oldu. Gollum, Kıyamet Dağı’nda Frodo tam yüzüğü parmağına takmışken parmağını ısırarak yüzüğü aldı. Fakat tam da zafer anında dengesini kaybederek yüzükle birlikte dağın derinliklerindeki lavlara kapılarak öldü.
Gollum karakterinden öğrendiğimiz şuydu: Kötü kötüdür, İyi de iyidir. Ama bir de çirkin var ki o çok daha başka bir şey. İyi, Kötü, Çirkin isimli kovboy filminde bile böylesi yok.
Elf kızı Arwen. Orta Dünya'dan ayrıldı. Ölümü tercih etti. İyilik yapan Elf ya ölür, ya da yaralanır. Hobbit'teki diğer Elf kızı Tauriel de yaralandı.
Elf kızı Arwen. Orta Dünya’dan ayrıldı. Ölümü tercih etti. İyilik yapan Elf ya ölür, ya da yaralanır. Hobbit’teki diğer Elf kızı Tauriel de yaralandı.
Ah şu Elf’ler yok mu, kızları da ne güzel oluyor
Orta Dünya’da bütün ırkların bir dini ve bir tanrıları vardır. Dile getirmeseler de. İbadet etmeseler de. Kulluklarını göstermeseler de.
Bir Elf size güzel görünse de o aslında ne fettandır bilemezsiniz. Elf’ler iyidir diye bilinir ama öyle beyaz ve parlak olan her şey iyidir veya güzeldir demek değildir bu. Elf’ler bazıları için “Melek” gibidir. Ama sadece gibidir. Peki “Gibi” ne demektir de “Gibidir” diyoruz diyorsanız: Orta Dünya’da her şey gibi gibidir. Bir Elf’ten yardım istediğinizde size kötülük yapabilir veya sizi umursamayabilir. Veya umursar gibi görünüp size karşı kibirin en dik alasını gösterip sizi yüz üstü küçücük, beceriksiz, güçsüz kuvvetsiz, cılız ve ölümü hak eden bir insan olarak da bırakabilir.
Elf’ler insanlarla veya başka yaratıklarla evlenmezler veya sevgili olmazlar. Yani tamam bir kaç istisna var ama normalde yok böyle bir şey. Hiç umutlanmayın yani. Hem Elf’ler ölümsüzdürler. Ama ölürler. Yani aslında ölümsüz gibiler ama ölümlüler. Fakat yine de ölümsüzdürler (YM:O). Bir Elf katledilir veya yaşam enerjisi biterse Mandos’un bekleme salonuna ruhu gider. Orada yaşar ancak dış dünyaya çıkmaz. (Buradaki “dış dünya” Orta Dünya oluyor)
Herkes mi Orta Dünya’da ölümsüz?
Yok öyle bir şey. Saruman gibi büyücüler ve Elf’ler ve Elfimsi gibi şeyler ve kim bilir bizim bilmediğimiz daha neler var Orta Dünya’da ölümsüz olan. Tek bilinen Orta Dünya’nın insanlarına ve cücelerine öldükten sonra ne olduğu bilinmiyor olması. Çünkü Eru bunu Ainulindale’de açığa vurmamıştır. Kötülerin tanrısı Melkor n’aptı kimse bilmiyor. Böyle bir kitabı, kullanma talimatı veya şarkısı Türküsü var mı? Bilen yok. Belki de vardır?
Orta Dünya’da bir kutsal kitap veya onun gibi bir şey var mı?
Kutsal kitap yok ama onun gibi bir şey var burada: “Ainulindale”. Bu aslında Orta Dünya’nın yaratılış hikâyesi. Ainulindale, Elf dilinde “Ainur’un Müziği” anlamına gelir. Şarkı şu cümleler ile başlar: “Önce Eru, tek olan vardı.” Ainur’un ise üst komşumuz Aynur ile hiç bir alakası yok.
“Büyük Müzik” de denilmektedir Ainulindale’ye. Müzik, ilk başlarda Eru’nun yönetiminde tamamen kontrollü bir şekilde ilerlerken, Ainur’un en güçlülerinden ve diğerlerinin her birine verilenden kendisine de verilmiş olan Melkor isyan eder. Kendi hayallerini müziğe yansıtmaya başlayan Melkor’un çıkardığı kargaşa Manwe tarafından bastırılır. Ainur’un Müziği bittikten sonra, bu müzikteki temaların varlığa bürünmesini isteyen Eru Iluvatar Ainur’un bazılarını Dünya’ya gönderir. Bunların hikâyesi Valaquenta adındaki başka bir eserde anlatılmaktadır.
Bir şey anladıysam Gondor’lu olayım
Peki bütün bu şarkılar, eserler ve garip isimlere denk gelen kelimeler nedir?, diye soracak olursanız bunların her birini açıklarken her birine yarım düzine daha bilinmeyen isimle cevap vermek gerekiyor. Sonra onları açıklamak için yarımşar düzine bilinmeyen kelime/isim daha. Bu böyle devam eder. Kısacası ömür biter ama bu kutsal şarkının çıkış noktası ve malzemelerini anlatmak bitmez. “Din” hakkında bilinmesi gereken temel bilgiler (ayrıntılı değil temel) sonsuz olduğu için bu Orta Dünya’da yaşayan herkes Ateist gibidir. Veya Deist.. Mesela Orta Dünya’da Musevilik, Hıristiyanlık veya Müslümanlık insanların hayatını çok kolaylaştırırdı. Herkes dindar olabilirdi. Ancak “Dini dar” oldular. Çünkü yazar Tolkien öyle olduğu için manevi boşluğunu başını ve sonunu kendi de bilmediği şeylerle uydurdu.
Hem unutmadan; Gondor’lu olmak Gondorlular için bir şereftir. Diğerleri için ise basit bir memleket meselesidir.
Savaş tatbikatı yapan Ork'lar
Savaş tatbikatı yapan Ork’lar
Ork’lar en kötü ve en kalabalık ırk
Şu Ork’lar olmasa aslında Orta Dünya Uruguay’dan bile yaşanılabilir bir yer olacak. Ama varlar işte. Üstelik çok güçlü ve çok kalabalıklar. Ve de çok kötüler. Onlarla ancak Elf’ler baş edebilir. Gerçi böyle bir kaide yok ancak Elf’ler olmasa Ork’lar tüm Orta Dünya’yı ele geçirirlerdi. Ama işte Elf. Elf dediğin anti-Ork’dur.
Elf’ler ne diye çocuk yapmıyorlar?
Ork’lardan daha kötüsü yok. Yok dediğime bakmayın bir yerlerde yazıyor ve bilinmiyoruzdur ancak onun da bir bileni veya yazıldığı bir yer vardır ve Ork’lardan kötüsü de vardır.
Madem bu Ork’lara aslında bir tek Elf’ler karşı koyabiliyor o halde neden bu ölümsüz Elf’ler ölümsüzlükleri boyunca sürekli çocuk yapıp Ork nüfusunu bastırıp yok etmiyorlar? Diye sorabilirsiniz.
Böyle bir şeye ihtiyaç yok arkadaşlar. Çünkü: Bir Elf tüm Ork’lara bedeldir.
Daha yok mu okusak?
Dediğim gibi Orta Dünya’nın özeti “İstanbul Telefon Rehberi” kalınlığında olur. Aklıma milyonlarcası geliyor. Ancak kafamda düzenlemesi ve yazıya dökmesi de milyonlarca dakika alır. İnançlı bir inançsızlığı anlatmak için bu çok fazla bir efor. Kusura bakmayın. Bunun için kurulan dernekler var, onlara danışabilirsiniz.

Fantezi Dünyası - Fantastik Resimler - Fantastic Pictures * Orta Dünya,Bilimkurgu,Mitoloji ** Science Fiction - Middle-earth

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Fantastik Orta Dünya (fantastic middle earth) Fantastik Edebiyat Bilim Kurgu